Nutuk

Tevfik Paşa yeminle bağlı olduğu Kanun-ı Esasi’ye sadakatten ayrılamıyor

Efendiler, sizi yormazsam Tevfik Paşa’nın bu telgrafa verdiği cevabı da bilginize sunayım:İstanbul,31.1.1921 Ankara’da İzzet Paşa Hazretleri’ne

İlgi : 30 Ocak 1921.

Hepimizin hükümlerini korumaya yemin ettiğimiz Kanun-i Esasi’ye aykırı esaslı değişiklikler yapmanın ve bunu kabul etmenin, kanunun açık hükümleri ile ne derece bağdaşacağı düşünülmeye değer. Bu konu, ancak Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin… vasıtasıyla gönderdiği telgrafta bildirilen ve bizce de gerekli bulunan değişikliklerin İtilâf Devletleri’ne kabul ettirilmesine çalışılıp, inşallah bu sonuç elde edildikten sonra usulüne göre çözülecek iç meselelerdendir.

Aksine bu tutum, dünkü telgrafımızda da açıklandığı üzere, konferansa kabul edilmememize ve İstanbul’un derhal Osmanlı hâkimiyetinden çıkarılmasına ve Yunanlıların dâvâsına karşı savunmasız kalmamıza, belki de onların haklı görülmesine yol açacaktır.

Telgraflardan, bir noktanın iyi anlaşılmadığı sonucuna varıyoruz. Konferansa, sizin ve bizim diyerek iki hey’et gönderileceğinin nereden çıkarıldığı anlaşılamıyor.

Dâvâ aynı, savunma yolları da aynı olduğuna göre, Konferans’a gönderilecek hey’et üzerinde de bir görüş birliğine varılırsa, oraca tayin edilecek delegeler, İtilâf Devletleri’nin tanımakta olduğu hükûmetin ilâve edeceği delegelerle birlikte gidince, hey’et birlik ve beraberlik içinde, gerekli yetkiye de sahip olur ve çekinmeden birlik hâlinde millî dâvâyı savunur.

Bu gereğin oraca da takdir buyurulduğu, delegelerin İtilâf Devletleri’ne tanıttırılmalarını bizden istemeleriyle anlaşılmıştır.

Tebliğ olunan nota ve beyanlarımız açıkça göstermektedir ki, İtilâf Devletleri, Anadolu delegelerini Londra Konferansı’na yalnız olarak kabul etmemektedir. Bunlar, Hükûmet delegeleriyle birlikte bulunmak suretiyle kabul edilecektir. Böyle ayrılık sürdürülecek olursa, büyük bir ihtimalle hiçbir tarafın delegeleri kabul edilmeyecektir.

Konferansa, yalnız buradan delege kabul edilmesi ihtimali var ise de, Anadolu için bu ihtimal de yoktur. Bundan dolayı, pek büyük fedakârlıkların eseri olan bu değişiklikten zararımıza sonuçlar doğabilir.

Çünkü, İtilâf çevrelerinde sayıları pek çok olan Yunan dostlarına: «Türkler, doğuda savaşın sürüp gitmesine taraftardır, barış ve uzlaşmaya istekli değildir» diye propaganda yaparak, lehte olanları kendilerine çekmeye, bizi haksız ve düşmanımızı haklı göstermeye fırsat verilmiş olur.

Ortak delegelerden kurulu bir hey’et gönderilirse, isteklerimiz kabul edilmese bile, lehimize olan görüşleri, aleyhe çevirmemiş ve belki aleyhimizde olanların önemli bir kısmını kazanmış oluruz.

Vakit pek dardır. Yazışmalarla kaybedilecek zaman kalmamıştır. Delegelerin hemen gönderilmesi vatan ve milletin menfaatlerinin gereğidir. Zâtıdevletleriyle sayın arkadaşlarınızın da geri dönmeleri lâzımdır.

Çünkü orada neler düşünüldüğü konusunda, yerinde yapılmış gözlemlerle edindiğimiz bilgilerden hakkıyla yararlanacak zamanın geldiğine ve oradaki görüşlerin buradaki görüşlere yaklaştırılması gerektiğine sizin de inandığınız kanısındayız. Sadrazam

Tevfik Efendiler, Tevfik Paşa’nın Fevzi Paşa Hazretleri’ne cevap olarak gönderdiği telgrafı da okuyalım:

Şifre İstanbul, 1.2.1921

Ankara’da Mustafa Fevzi Paşa Hazretleri’ne

İlgi: 30 Ocak 1921.

Kral Konstantin’in Atina’ya dönmesi üzerine, İtilâf Devletleri çevrelerinde ve kamuoyunda, Yunanistan aleyhine meydana gelen değişme dolayısıyla, Avrupa’da lehimize bir akım doğmuştur.

Ancak, bu akıma karşılık, Rumların tarafım tutan ve Sévres Antlaşması’nı tamamıyla veya ufak tefek değişikliklerle uygulayarak Türkiye’yi ortadan kaldırma düşüncesinde bazı siyaset adamları da vardır. Özellikle aldığımız güvenilir bilgilere göre, bu siyaset adamlarının, Anadolu temsilcilerinin de konferansa davet edilmesini kabul etmeleri ve buna istekli görünmeleri, Anadolu’nun böyle bir davet kabul etmeyeceğine inanmış olmalarından ileri gelmektedir.

Bununla güdülen maksat da, bu davete uymama durumunu öne sürerek ve bize karşı sert tedbirler alınmasını haklı göstererek, kamuoyunu siyasetlerine uymaya mecbur etmektir. Bu bakımdan, konferansa bir an önce ve birlikte gidilerek hakkımızın alınmasına çalışmak şarttır.

Eğer orada meşru ve haklı isteklerimizin reddedildiğini görür ve konferanstan çekilmek zorunda kalırsak, bu durum, karşımızdakilerin elinde aleyhimize kullanılacak tesirli bir silâh olamaz. Telgraflarında öne sürülen isteklerin, daha önce de bildirilen sebepler ve İstanbul’un özel durumu dolayısıyla, kabulü mümkün değildir.

Bunlarda ısrar ederek, konferansa tam zamanında katılma fırsatı kaçırılırsa, önce birlik sağlanamadığı için İstanbul ve Boğazlar büsbütün Osmanlı hâkimiyetinden çıkar.

İkinci olarak, İtilâf Devletleri’nin Yunanistan’a para ve asker yardımı yapmaları ve Anadolu’da ortak bir taarruz hareketi yürütmeye kalkışarak zaten savaşın günden güne artan güçlüklerinden sayıları pek çok azalmış olan Türk unsurunun, bir kat daha ezilip yok obuası ile karşı karşıya kalınır.

Üçüncü olarak büyük ölçüde fedakârlıklara katlanmak karşılığında dış yardıma ihtiyaç mecburiyeti ortaya çıkar ve nihayet hedefimiz olan istiklâlin heder edilmesi gibi acı sonuçlar doğar. Delegelerimizin hemen İstanbul’a gönderilmesi kaçınılmaz bir zarurettir, efendim.

Sadrazam Tevfik

Saygıdeğer Efendiler, Osmanlı Sadrazamının daha başka bazı öğütleri ve bildirdikleri vardır. Müsaade buyurursanız onları da okuyalım:

Şifre İstanbul, 5.2.1921

Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

Londra’da toplanacak olan konferansa Osmanlı Devleti’nin de davet edilmesinden dolayı telâşa düşen Yunanlılar, aleyhimizdeki propagandalarını bir kat daha artırmışlardır.

Paris’teki delegemizden aldığımız bilgilere göre, Yunanlılar, Fransız kamuoyunu aleyhimize çevirmek için, Anadolu’da bir Alman kurmay askerî hey’eti bulunduğu, sizin harekât ve siyasetinizin de bu hey’etin telkinleri ile yürütüldüğü yolunda Fransız çevrelerinde söylentiler yaymaktadırlar.

Ayrıca, Türkiye’deki Hristiyanların toplu olarak öldürülmekte olduğu ileri sürülerek, bunların kurtarılması için Papa tarafından bütün parlamentolara başvurulduğunun duyulduğu da sözü geçen delege tarafından bu bilgilere eklendiğinden, pek kötü etkiler yaratacak olan bu söylentilerin sür’atle yalanlanması rica ve tavsiye olunur.

Sadrazam Tevfik

Şifre İstanbul, 8.2.1921

Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne

Konferansı etkilemek maksadıyla, Şubatın yirmi birinde, Yunanlıların 70-80 bin kişiyle taarruza geçecekleri Hariciye Nezareti’nce güvenilir kaynaklardan haber alınmıştır. Taarruzun Karahisar – Eskişehir doğrultusunda olacağı sanılmaktadır. İtilâf Devletleri temsilcileri, Ankara delegelerinin yalnız olarak konferansa kabul edilemeyeceğini de söylemişlerdir.

Sadrazam Tevfik

Bu telgrafın yazılmasından maksat, Yunanlıların taarruz edeceğini bildirmek miydi? Yoksa, 70-80 bin kişilik düşman kuvvetinin taarruza geçeceği tehdidi ile, konferansa Ankara delegelerinin yalnız olarak kabul edilemeyeceğini söylemek mi idi? Bunu kestirmek güçtür.

Delege gönderilmesi konusunda, bizim ileri sürdüğümüz görüşleri, yazılarımızda belirttiğimiz şekilde Tevfik Paşa, İtilâf Devletleri temsilcilerine tebliğ etmiş de, telgrafın son fıkrasıyla, aldığı cevabı mı bildiriyordu? Bu da açık değildir.

İstanbul, 8.2.1921

Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne Fransız kamuoyunu incitmemek için Kilikya’da taarruzdan kaçınılması, hayırseverliğinden şüphe edilmeyen bazı Fransız devlet adamlarının tavsiyesi üzerine, Paris delegemiz tarafından büyük bir önemle bildirilmiştir.

Sadrazam Tevfik